Prof. Dr. Kübra Doğan Yenisey
Covid-19 salgını başladığından bu yana bir yıldan uzun zaman geçti. Çok zorlu ve acılarla dolu bir yıl... 2020 yılı mart ayına geri döndüğümde bir akademik yıldan uzun süre, doktoradan İngilizce Hazırlık’a tüm eğitimin çevrimiçi sürdürüleceği bir üniversite en azından benim hayal gücümün sınırları ötesindeydi.
11 Mart 2020, Türkiye’de ilk resmi Covid-19 vakasının açıklandığı gün. 10 Mart tarihli Üniversite Yönetim Kurulu’nda kapanmak zorunda kalırsak eğitime nasıl devam edebileceğimiz konusunda konuştuğumuzu hatırlıyorum. Covid-19 konusunda henüz çok az şey bildiğimiz, olası senaryoları endişeyle takip ettiğimiz, herkesin evinde ekranlarına kilitlendiği ilk haftamız... 16 Mart haftası eğitime ara verilmişti ve Zoom ile toplantı yapmaya başlamıştık bile. 17 Mart günü Mehmet Ali Tuğtan, Mehmet Genç ve UZEM ekibiyle toplantı yapıp, teknik alt yapıyı gözden geçirdiğimizi hatırlıyorum. Acaba teknik alt yapımız tüm eğitimi çevrimiçi ortama taşımaya yeterli miydi?
18 Mart tarihinde YÖK “23 Mart 2020 Pazartesi günü itibariyle uzaktan eğitim kapasitesine sahip olan bütün üniversitelerimizde dijital imkânlar ile uzaktan öğretim süreci başlayabileceğini” açıkladı. Üniversite Yönetim Kurulu’nun 23 Mart’ta eğitime uzaktan eğitim araçlarıyla başlayabileceğimiz kararını takip eden beş gün BİLGİ’nin nasıl BİLGİ olduğunun yakın tarihteki en büyük ispatıdır sanırım.
Tüm eğitimin uzaktan sürdürülecek olması öncelikle tam zamanlı ya da yarı zamanlı bütün öğretim elemanlarının evlerinde yeterli teknik ekipmana sahip olmasını gerektiriyordu. Her bir akademik birim ve program tam zamanlı veya yarı zamanlı her bir hocasıyla temasa geçerek nasıl olduklarını soruyor, derslerini evde sürdürme konusunda ne tür ihtiyaçları olduğunu tespit etmeye çalışıyor; bilgisayar, tablet, kamera ve birtakım yazılım taleplerini topluyordu. Tüm Türkiye’de eğitimin online sürdürülecek olması satın alma biriminin işini zorlaştırmıştı. Zamanını tam hatırlayamasam da piyasada tablet ve kamera bulunamadığını duyduğumda çok şaşırdığımı hatırlıyorum. Teknik ekipler laboratuvarlardaki ekipmanı toplayarak ve gerektiğinde odalardaki bilgisayarları sökerek öğretim elemanlarının ve evden çalışacak idari personelin evlerine teslim etmeye başladı. Tüm taleplerin karşılandığını söyleyemesem de en temel ihtiyaçlar karşılanmaya çalışılıyordu. Hastalık endişesi nedeniyle dışarıya adım atmaya çekindiğimiz bir dönemde, ulaştırma ve teknik ekiplerdeki arkadaşlarımız tek tek evleri dolaşarak teknik ekipmanı teslim etmeye başlamıştı.
Diğer tarafta, çoğunluğu uzaktan eğitime şüpheyle yaklaşan bir öğretim kadrosu kara kara sınıfa girmeden nasıl ders anlatacağını düşünüyordu. Akademik birimlerde sonsuz saatler süren toplantılar yapılıyordu; dersler nasıl işlenecek, laboratuvarlar ve atölye çalışmaları nasıl yürütülecek, bitirme ödevleri öğrenciler tarafından nasıl tamamlanacak, dersler kaydedilecek mi edilmeyecek mi ve şu anda hatırlayamadığım onlarca sorun. Her bir hoca ders müfredatını gözden geçiriyor, ders notu hazırlayarak ders materyalini sisteme yüklüyor, tahtasız ders anlatmanın güçlüklerini yenmeye çalışıyordu. Yapılan hazırlıklara herkes tarafından kolayca erişilebilmesi için bir web sayfası hazırlığı çalışmaları bütün hızıyla devam ediyordu.
Mart 2020’ye bakacak olursak öğretim elemanlarının büyük bir bölümünün Blackboard Collaborate’ı nasıl kullanacağını bilmediğini kabul etmek gerekir. UZEM geçmiş tecrübesiyle öğretim üyeleri ve öğrencilerin yararlanabileceği dokümanları hazırlamıştı. Ancak malum, teknik konulardaki sorunları yardım dokümanlarını okuyarak çözmek için dahi belirli bir teknolojik yatkınlık gerekiyor. Bu sorunları aşmak için UZEM çok sayıda webinar düzenledi. Bu webinarlara 2386 öğretim üyesi ve araştırma görevlisi katılmış. Herkes çok endişeliydi…
Öğrencilerimiz kameralarını açmak; hocalarımız karanlık bir ekrana bakarak ders anlatmak istemiyordu. Bütün akademik yönetici hocalar her gün onlarca öğrenci e-postasına yanıt yetiştirmeye çalışıyordu. Bilmezdik ki bu e-postalar vize döneminde gelecek e-posta sağanağının öncüsüymüş.
23 Mart 2020 sabahı tek endişemiz sistemin kaç öğrenciyi aynı anda taşıyabileceği noktasındaydı. Sistem sorunsuz işlemişti. 23 Mart Pazartesi günü bizim dışımızdaki bir nedenden kaynaklanan bir saatlik bir kesinti dışında hiçbir sorunla karşılaşmadan 1800 dersi 5 günlük bir sürede online ortama taşımayı başarmıştık. Bu başarı, ortak akılla ve el birliğiyle, mücadeleci BİLGİ ruhu sayesinde gerçekleşmişti. Tavizsiz ve inatçı ama bir o kadar da yaratıcı, heyecanlı, şevkle dolu, çalışkan ve özverili, insana ve yaptığı işe sevgi ve saygı ortak paydasında şekillenmiş BİLGİ ruhu ve bu ruhu taşıyan BİLGİ’liler sayesinde...